Farkı Bul-ma

16 Ekim 2009 Cuma

8 yorum  

( Günün yorgunluğu, hayallerin sonsuzluğu yine çökmüş üzerime. Işıklar kapanmış, insanlar uykunun en derin yerinde… İstesem de kapanmıyor bu gözler, kapansa da dalmıyor uykuya, inatla… Elime alıp hayal defterimi, kopartıyorum bir yaprağını ve başlıyorum yazmaya, en sevdiğim hayal kalemimin kesik ucuyla… )

Sen de sever misin bulmacaları? Hani şu iki resim arasındaki 7 farkı bulmacaları… Bulur musun peki bütün farkları? Dikkatini farklar mı çeker senin yoksa benzerlikler mi? Dikkatini çeken bir şeyler var mı senin, şu hayatta?
Tamam, tamam sorgulamıyorum seni, biliyorum çünkü sorgulanmayı sevmediğini…
Hadi sen de al eline kalemini. Hatta dur ben getireyim sana, benim en sevdiklerimden birini.
Yeşil? Yeşil bir kalem ister misin? Ben severim yeşili, bilirsin… Peki şimdi senden, bu bulmacayı beraber çözmemizi istesem? “Benimle birlikte” yapar mısın? İçinden gelerek… Gerçekten isteyerek… Çözer miyiz “ikimiz”?
Eğer tamamsa başlayalım hadi…

İşte karşımızda duran iki resim… Ne kadar da heyecanlısın farkları bulmak adına… Ooo hooo ooo! 1, 2, 3, 4… Neredeyse tümünü buldun. Ne kadar da mutlusun. Ne de güzel gülüyorsun… Ben seni izlemekten farkları bulamıyorum ki, haksızlık bu ama… Hem neden sen beni izlemiyorsun? Neden dikkatin başka yerlerde? Gerçi daha iyi ya, sen bu haldeyken seni daha rahat izliyorum… Yüz hatların, yüz hatlarıma düşüyor… Ama bir türlü kalbin, kalbime düşmüyor…
“Ay hayır, o farklı değil ki, baksana iki resimde de aynı. Tamam canım, özür dilemene gerek yok. Göz yanılmasıdır sadece.”
Gönül de yanılır mı? Göz mü iyi görür gönül mü?...
“Bitirdin mi? Hepsini buldun mu farkların? Ne çabuk!”
Gerçekten de yaa, ne çabuk… Neden bu kadar çabuk olmak zorundaydı ki sanki? Gönle düşmeler… Araya mesafeler girmeler…
“Bir tane daha mı çözelim? Tamam, olur, çözelim.”

Çevireceğim sayfayı ileri, aşacağız bir tane daha bilinmezi…
Aa! Bu resimler ne kadar tanıdık! Sen ve ben. Nasıl yani? Şimdi, bizim aramızdaki 7 farkı mı bulacağız? İyi de, bizim aramızda o kadar az fark yok ki! Emin misin bu bulmacayı çözmek istediğine? Aramızdaki farkları bulmak seni yorar. En iyisi biz benzerliklerimizi bulalım. Ama o zaman da oyunu kuralına göre oynamamış oluruz. Peki o zaman, bul bir farkımızı.
“Evet doğru, bakışlarımızın yönü farklı. Sen sanki ileride bir yere bakıyor gibisin. Benimse gözüm senin kalbinde.” Baksana, göz renklerimiz aynı sanki. O zaman dünyayı aynı mı görürüz dersin? Dünyayı benimle birlikte aynı görmek ister misin?
“Yalnız söylemeden geçemeyeceğim, ellerin ne komik duruyor öyle. O anda hareket ettirmişsin galiba.” Senin resmine bakarken yüzümde hep bir gülümseme… Hele de seni gördüğümde, karşımdaysan ya, Allah’ım… İçim içime sığmıyor o an işte… Ama sen hissetmiyorsun bunları ve hatta istemiyorsun bile benimle konuşmayı. Al sana bir fark daha. Ha, bu resimde değil ama. Olmasın. Ne fark eder, fark sonuçta… Can yaksa da…

Ne kadar kolaymış fark bulmak. Keşke her şey bu kadar kolay olsa. Ben seni seviyorum mesela, sen de beni sevsen ya… Aramızda bu korkunç fark olmasa… Gerçek hayatta da ellerimizde yeşil kalemlerimiz olsa, bulsak farkları, kaldırsak ortadan. Kolay olsa… Seninle benim bakışlarımızın farklı yönlere olduğunu görmek kadar kolay olsa… Gözlerini aklımdan çıkarmanın imkansız olduğunu anlayacak kadar kolay olsa… Bütün farklar bulunduktan sonra, kağıt parçasını buruşturup atacak kadar kolay olsa… Yeni sayfayı çevirecek kadar kolay olsa… Seni seviyor olmanın beni mutlu etmesi kadar kolay olsa… Ben seni seviyorum ya…

Keşke, keşke senin de beni sevmen bu kadar kolay olsa…


 
05.09.2009 / 00:47