Anlık İleti - 4 / Ablama...

8 Mayıs 2009 Cuma

 

Neler oluyor böyle?
Nereye gidiyor her şey?
Ben bu kadar hareketsizken, bu kadar durgunken, bu hareketlilik niye?
Ne olur kaçmayın benden... Kimse kaçmasın... Kaçıp giderseniz daha çok canım acır...
Bunalttım mı sizi? Çok mu sıktım? Çok mu meşgul ettim?
Sizi çok mu sevdim?...
İnandıramıyor muyum kendimi?
Ben yalan söylemedim. Ben yalan sevmedim. Ben yalandan sevmedim.


Yolunu kaybetmiş evsiz bir çocuk gibiyim...
Yolunu kaybetmenin hiçbir anlamı olmayan, zaten evi olmayan bir çocuk gibi...
Dalından kopmuş, savrulan bir yaprak gibiyim...
Zaten dalından koparak ölmüş, savrulmasının hiçbir anlamı olmayan bir yaprak gibi...


Şimdi hata bende mi?
Sevmediğini düşünmem, seni sıktığımı düşünmem, benimle konuşmak istemediğini düşünmem... Bunları düşünmem hata mı?
Senin, benim için çok değerli olduğunu, gerçekten ama gerçekten bir ablam olduğunu düşünmem ve bütün bu düşündüklerimin birleşince canımı yakması hata mı?


Seni çok severken, her geçen gün senden uzaklaşıyor olma düşüncesi...
Doğru değil bu değil mi? Ne olur doğru olmadığını söyle... Ama içinden gelerek... Ne olur, "Sen benim gerçekten ama gerçekten kardeşimsin ve ne olursa olsun benimlesin" de. Nasıl ki kanından canından kardeşi ne yaparsa yapsın ondan uzaklaşmaz insan, ne olur biz de öyle olalım...
Ama eğer beni sevmiyorsan da ne olur söyle... Bileyim bunu...


Anlatamıyorum...
Olsun...


Ben seni çok seviyorum ablam. Bu yeter, değil mi?
Geceler boyunca senin için gözyaşı dökecek kadar... Seni üzmemek için susacak kadar... Seni meraktan uyuyamayacak kadar... Benim için ne kadar değerli olduğunu ifade edemeyecek kadar... Sana hiçbir faydam olmadığı için kafamı duvarlara vuracak kadar çok seviyorum seni ablam...


Bunların senin için hiçbir önemi yok mu?
Bunların senin için hiçbir anlamı yok mu?
Biliyorum, var. Olmalı...
Biliyorum...
Biliyorum...
Biliyorum...
Sen benim canım ablamsın. Biliyorum...
Seni çok seviyorum...


08.05.2009 / 01:35

0 yorum:

Yorum Gönder