Kelimelerim ve Ben

2 Nisan 2009 Perşembe

 

Sessizliği sevmeyen kelimelerim var. Sessizliğe gelemezler. Halbuki ben sessizliği severim. Ben susmak isterim, kelimelerimse konuşmak! Bu yüzden kelimelerimle hiç anlaşamayız. Ben inat eder susarım. Bakarım ki kelimelerim de benim gibi dik kafalı. Nerede susmaları gerekir hiç bilmezler, beni rezil ederler. Kaç kez ayırmışızdır kelimelerimle yollarımızı. Kaç kez göndermişimdir onları kalbimden, aklımdan uzaklara. Ben bilemedim sayısını. Hatırı sayılır bir birlikteliğimiz pek olmamıştır. İsterim ki kelimeler benden uzakta dursunlar –diğer her şeyin benden uzakta durduğu gibi- …


Ben de isterim içimdekileri söyleyebilmeyi… Ama yorgunum, dökemem kelimelere. Kıskanırım düşüncelerimi, belki de o yüzden paylaşmak istemem kimseyle. Ne anlatmasını bilirim ne dinlemesini. Ki zaten iyi de geçinemem kimseyle. İsterim rüzgarda salınmayı, yağmurda ıslanmayı, rahatlamayı, huzur bulmayı. Ama arayıp da bulamadığım öyle çok şey var ki… İsterim sonra bütün yıldızlar benim olsun. İçimden geçen, dilime gelen, uzanıp da tutamadığım, hayal edip de ulaşamadığım her şeyi o yıldızlara saklayayım. Kalsınlar en tepede, göz önünde ama en ulaşılmayan yerde… Sonra isterlerse kaysınlar, dalsınlar meçhule…


Mutlu olurum; içim içme sığmaz. Sebepsiz bir gülümseme oturmuştur yüzüme. Yaptığım her şey zevk verir. Bunları kelimelere dökmek isterim ama nafile!


Sinirli olurum; elime geçeni kırmak, parçalamak isterim. Bu sinirimden herkes sorumludur sanki. Yüzüm gülmez, tarif edilemez bir kızgınlık kaplar içimi. Bunları kelimelere dökmek isterim ama nafile!


Durgun olurum; yüzüm ne asıktır ne de gülümserim. Bir ifadesizliktir kaplar yüzümü, yüreğimi, düşüncelerimi… İstesem de bir şey yapamam. Bunları kelimelere dökmek isterim ama nafile!


Düşünceli olurum; söylenen hiçbir şeyi duymam. Hiçbir şeye konsantre olamam. Boş boş bakarım, aklımda bin bir düşünce. Bana seslenirler duymam bile. İçimdeki kavgadan fırsat kalmaz hiçbir şeye. Bunları kelimelere dökmek isterim ama nafile!


Ne olursa olsun kelimeler işime yaramaz artık. Ya da ben kelimelerin işine yaramam. Benden malzeme çıkmaz onlara… Benim konuştuğuma bakmayın, çok güzel susarım ben. En iyi yaptığım şeydir susmak. Konuşmam gereken yerde konuşurum; ama mecalim varsa… Benim susmayı seviyor olmam, karşımdakinin de susmasını istediğim anlamına gelmesin. Bazen sadece dinlemek isterim. Çok garibimdir işte. Bir anım, bir anımı tutmaz. Çekilesi değilimdir. Çok sever, değer veririm. Ama sevilesi değilimdir…


Susmayı istediğim zamanlar, aslında haykırmayı en çok istediğim zamanlar oldu. İşte en çok o zamanlar korktum kendimden. Kendime hiç acımadım. Gerek duymadım. Kendimin benim için birinci sırada olmasının hiçbir zaman önemi olmadı.


Sessiz çığlıklarım öyle çok yaktı ki canımı… Yakıyor ki canımı… Ağladığım görülmesin, duyulmasın diye öyle çok sıktım ki kendimi… Sıkıyorum ki kendimi… Bir şeylerden çok yoruldum. Artık mücadele edemiyorum. Çırpınıyorum, sanki daha çok batıyorum. Boğulmaktan korkuyorum ama ölmekten değil! Canım yanmasın istiyorum sadece, ölsem de dert değil. Bu söylediklerim asla kendimi acındırmak değil. Sadece düşündüklerimi, hissettiklerimi ifade etmeye çalışıyorum. Benim kelimelerim beni anlatmaya yetmiyor. Ben susuyorum şarkılar konuşuyor, beni anlatmaya çalışıyor…


Haykırmak istiyorum! Konuşamıyorum, konuşamıyorum, konuşamıyorum…



16.02.2009 / 03:24

0 yorum:

Yorum Gönder