2 Nisan 2009 Perşembe

 

Yattığı yerden rahatsızca doğruldu. Saatlerden beri kapamaya çalıştığı gözlerine bir türlü uyku girmemişti. Söylene söylene karanlıkta banyonun yolunu tuttu. Koridordan geçerken sokak lambalarının içeriye vurduğu ışıkları ona oyunlar oynuyordu duvarlarda. Ama o hiçbiriyle ilgilenmiyordu. El yordamıyla ışığı buldu. Eliyle aranırken, daha geçen gün nasıl da O'nun elini tutabilmek için elini yavaşça hareket ettirişini hatırladı... Işığı yaktı, girdi banyoya. Evde yalnız olmasına rağmen kapıyı içeriden kilitlemeyi ihmal etmedi. Bunu neden yapmıştı o da bilmiyordu. Ellerini lavaboya dayadı. Gözlerini aynadaki kendisine dikti. Dudaklarından başladı kendini süzmeye. Burnu, yanakları, gözlerinin altındaki morluklar ve gözler... Gözlere takıldı kaldı. Onlarla karşılaşmak pek hoşuna gitmemişti. Dikti gözlerini gözlerine. Kaşları çatıldı. Gözleri daldı, gözleri doldu...


...
Artık kendine hakim olamıyordu. Hatırına gelenler canını çok yakıyor, ağlamasını durduramıyordu... Sağ elini kaldırdığı gibi aynaya bir yumruk attı. Canı yanmamıştı ama şimdi ortada kırılan bir ayna ve kan boşalan bir el vardı...
Umurunda olmadı hiçbir şey... Artık karşısında gözlerini görmüyordu. Paramparça ayna aralarına girmişti... Elinden kanlar damlaya damlaya kapının kilidine uzandı, emindi, kapı kilitliydi. Sağlam eliyle kırık bir cam parçası alıp, kanayan elinin bileğini çizdi...



Şimdi yerde sadece kan damlaları değil, kendisi de vardı... Cansız bir halde...


23.02.2009/01:05

0 yorum:

Yorum Gönder