Soluk Soluğa Serinlik

2 Nisan 2009 Perşembe

 


Çok karanlık ve geniş koridorları olan bir bina…
Camlarından içeriye ışıklar giriyor. Ama çok az. Gölgen dahi oluşmuyor, düşmüyor peşine.


Sadece yürüyorsun, donmuş bir vaziyette. Bir noktaya bakarak sadece…
Ellerin ve ayakların senden habersizce salınıyor, hiçbir şeye izin vermiyorsun. Daha doğrusu önemsemiyorsun. Sadece yürüyorsun…
Hedefin o taa ilerideki camlara ulaşmak.
Sessizce adımlar atıyorsun. Ayak seslerin belli belirsiz duyuluyor.
Her yer karanlık. Ümit ediyorsun ilerideki ışığa ulaşmayı.
Ama faydasız galiba…


Gözlerin sabit.
Ellerin ve ayakların istemsiz salınıyor. Gidiyorsun işte, nasıl gittiğini bilemeden…
Seni yürüten karanlık mı yoksa içindeki ulaşma arzusu mu kestiremiyorsun. Kestiremeyince kestirip atıyorsun bu düşünceyi aklından, hiç bulaşmıyorsun. Onlar da sana bulaşmasın yeter.


Işık uzak…
Umut uzak…
Ümit uzak…
Sen varsın sadece senin yanında, karanlıkla koyun koyuna.
Yutmuş seni karanlık ya da sen yutmuşsun karanlığı.
Nereden mi biliyorum?
Çünkü için de hep karanlık...


Yaklaştın cama…
Hadi hızlan ama…
Bir kapı gıcırtısı duyuyorsun. Koca binada, geniş koridorlarda yankılanıyor.
Korkuyorsun!
Kaskatı kesiliyorsun!
Karanlık donuyor, sen de donuyorsun!
Yavaşça iniş kalkışların var…
Nefes alıyorsun…


Yaşadığını hissettiğin an koşmaya başlıyorsun!
Hızlanıyorsun
Hızlanıyorsun…


Ve cam…
Yaklaştın.


Işık…
Yaklaştın.


Sadece koşuyorsun…
Ve atlıyorsun.
Sadece atlıyorsun…




Ve serinlik.
Sadece serinliyorsun…
Sadece serinliyorsun...
Sadece serinliyorsun ölümün soğuk kollarında...






04.03.2009/ 02:40

0 yorum:

Yorum Gönder