İçinden Sadece Yürümek Gelmişti

28 Mart 2009 Cumartesi

 

Sokağa çıkmıştı, yürüyordu. Havada bir karamsarlık, onun içinde ise bir endişe… "Herhalde yağmur yağacak, havanın bu hali de bundan olmalı" diye düşündü. Acaba yanlış mı düşünüyordu? Ne dersiniz? Bunun cevabını kimse bilmiyordu. Yerler ıslaktı. Yağmur henüz yağmamıştı. "Peki neden yerler ıslak?" diye sordu kendi kendine. Az ileride kanalizasyon borusunun patlamış ve içindekilerin her yana yayılmış olduğunu görecekti. Ama bunun için biraz daha sabretmesi gerekiyordu. Az daha. Şu köşeyi de dönsün işte orda patlak boru! Ve döndü, gördünüz değil mi, işte döndü. Bir anda lağımın o iğrenç kokusu genzini yaktı. Peki buraya gelene kadar neden bu kokuyu duymamıştı? Zaten duysaydı bu sokağa da sapmazdı. "Öff pantolonumun paçaları da batmış". Sonradan fark etti. Bu en son aldığı takımdı. Bunu da fark edince daha bir içerledi. Bu takıma çok para saymıştı be. Pantolonun paçasına bakarken bir çukura düştü. Hafif sendeledi ama olan olmuştu. Pantolon iyiden iyiye batmıştı. "Artık yapacak bir şey yok" diye düşündü. Acı bir fren sesi duyuldu. Son sürat gelen bir otomobil köşeyi dönerken patenaj yapmış hem kendi lastiklerini yakmış hem de onun, yüzü de dahil olmak üzere her yerini batırmıştı. "Şimdi sadece pantolonum değil benim de temizlenmem gerekecek" diye düşündü. Bir anda duştan çıktıktan sonraki rahatlığı anımsadı. "Mükemmel, derhal eve gitmeliyim" dedi ve adımlarını sıklaştırdı. Ama canı bir şeye sıkılıyordu. İçindeki huzursuzluk hala dinmemişti. Her an bir şey olacak korkusu, ister istemez çok daha hızlı yürümesine sebep oldu. Bir anda her yer aydınlandı ve bir gürültü… "Hayııır! diye bağırdı. Bir şey mi olacaktı; yoo bilmiyordu. Etrafına bakındı, acaba bağırırken beni birileri duydu mu diye. Kendinden başka kimse yoktu sokakta. Bu durumu garipsedi önce daha sonra saatin çok geç olduğunu fark etti. "İnsanlar bu saatte uyuyor olmalı, o zaman gariplik bende değil mi, ben neden sokaktayım?" Başladı kendi kendine konuşmaya.


Biz bırakalım onu kendi haline. Bakın bir araba daha geliyor. Gene batacak her yeri! Evet olan oldu. Yine yüzünden aşağı lağımın pis suları süzülüyordu. Gerçekten komik görünüyor değil mi? Tekrar içini ürperten ve az önce “hayır “ diye bağırmasına sebep olan o ses duyuldu. Gerçekten çok şiddetli bir sesti bu. Bu sefer bağırmadı ancak gene bir çığlık kopartmasına ramak kalmıştı. Fena zıplamıştı yürürken korkudan o kadar.


Merak ettiniz değil mi sizler de "Ne oluyor, nedir bu ses?" diye. Hiiç yok bir şey. Sadece gök gürlüyor. Yüzündeki lağım pisliklerini temizleyip kafasını yukarı kaldırdı. Bir iki damla yağmur düştü yüzüne. Önce yağmurun verdiği heyecanı tattı daha sonra serinliğini... Ve daha sonra yağmurun iliklerine kadar işlemesine izin verdi. Onun sayesine yüzü de temizleniyordu. "Bir-iki damla dedik canım bu kadarı da fazla ama aaa!". Bardaktan hatta bırakın bardağı, kocca bidondan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Ceketini kafasına geçirip koşmaya başladı. Koştu koştu… Uzun süre sonra evine ulaştı. Hemen banyoya girdi. Üstündekilerden kurtulup ılık bir duş aldı. Duştan çıkınca kendisine sıcacık bir kahve yaptı. İnsanın kendi evi gibisi yoktu. Sıcak bir kahve, temiz ve “kuru” çamaşırlar, mis gibi sabun kokusu… "Her şey süper, neden bu kadar korktum ki sanki. Halbuki hiçbir şey de yokmuş. Ama kesin başıma bir şey gelecek diyordum".


Söylesenize; zaman zaman sizin de böyle düşünceler girdabında boğulduğunuz olmaz mı?


"Hadi artık uyuma vakti, yarın işe gideceğim" dedi ve yatağına doğru yollandı...


...2006

0 yorum:

Yorum Gönder